24 Ocak 2016 Pazar

Çakırcalı Mehmet Efe Efsanesi


Çakırcalı Mehmet Efe Efsanesi

Çakırcalı Mehmet Efe kimdir?

Çakıcı olarak da tanınan Çakırcalı Mehmet Efe, 1872 yılında İzmir'in Ödemiş ilçesine bağlı Türkönü Köyünde dünyaya geldi. Annesi Hatice, babası eski Zeybeklerden Çakırcalı Ahmet Efe idi.

Baba–oğul her iki zeybeğin de kullandıkları Çakırcalı lakabının, birtakım kaynaklarda mensup oldukları bir Yörük aşiretinden gelme olduğu belirtilir.

Babası eşkıyalığı bırakmış, düze inmiş, kendi halinde bir köylü olarak yaşarken bu durumdaki eski zeybeklerin yeniden dağa çıkmalarını önlemek amacıyla verilen gizlice öldürülmeleriyle ilgili bir emir doğrultusunda zaptiye çavuşu Boşnak Hasan tarafından öldürüldü. 
Babasının öldürüldüğünde Mehmet, henüz 11 yaşındaydı. 
Uzun süre tütün kaçakçılığı yaparak yaşamını sürdürdü. 
Bu işte en büyük yardımcısı babası Ahmet Efe'ye de yardım etmiş olan Eşkıya Mustafa idi. 
Bir zaman sonra Hacı Eşkıya'nın geçmişte kendisini bırakarak başka bir gençle kaçan karısını ve kaçtığı genci Ödemiş'teki evinde öldürür. 
Kısa bir süre sonra da babasını da tuzağa düşürerek öldüren Boşnak Hasan Çavuş tarafından yakalanarak hapse atıldı. 
Ancak delil yetersizliğinden dolayı mahkemede beraat ederek serbest kaldı.

Çakırcalı'nın bir gün başına bela olacağını bilen Hasan Çavuş'un yıllar önce işlenen bir hırsızlık olayını da ona mal edip takibe düşmesi ve köyüne baskın düzenleyerek annesi ve diğer akrabalarına türlü hakaretlerle işkence yapması Çakırcalı'yı çileden çıkardı. 
Bu olaylar ve babasının da öcünü almak amacıyla Çakırcalı, yanında Hacı Mustafa, Çoban Mehmet, Harmanlıoğlu Ahmet, Koca Mehmet, Arap Mercan, Kara Ali gibi yiğitlerle dağa çıktı ve Çakırcalı Mehmet Efe dağa çıktı, Osmanlı gelip de yakalasın diye Osmanlı'ya haber salar.

Halk arasında ün kazanan ve öyküsü destanlaşan Çakırcalı, diğer birçok efe gibi o da varlıklı kişilerden aldığı paraları kendisine yardım eden yoksullara dağıttı. 
Çevredeki birçok varlılık kişiyi köprü, çeşme gibi yararlı işler yapmaya zorladı. 
Bu sayede halkın gözünde kısa bir sürede yüceldi. 
Çakırcalı, bir ara peşine düşmüş olan Hasan Çavuş ile Mülazım Hüsnü Efendi'yi de bir pusuda öldürdü.

Ünü Osmanlı ve sınırlarını aşarak Avrupa'ya kadar yayılan ve Avrupalı birçok gazetecinin kendisiyle söyleşiler yaptığı Çakırcalı Efe ile baş edemeyen Osmanlı kendisine çeşitli defalar af çıkarttı.
Kendi çapında bir robin hood olan çakıcı efe, merhametli, vicdanlı, halkı seven, cesur, otoriter bir zeybek imiş.

çakıcı efe ikinci abdülhamid'in sıkı yönetimine karşı onüç yıl, ikinci meşrutiyet'ten sornaki yönetime karşı da iki yıl olmak üzere 1895'ten 1910 yılına kadar izmir, aydın, denizli, nazilli, ödemiş, konya dağlarında, antalya ve muğla bölgelerinde dolaşmış, ikinci bir devlet gibi kendi yöntemleriyle hakimiyet kurmuş, bu süre içinde halktan vergi almış, adalet dağıtmış, yol, köprü ve camiler yaptırmış osmanlı ile dolaştığı, hükmettiği toprakları paylaşmak üzere mücadele etmiş, zaman zaman dağdan inip resmi görüşmeler yapmış, hükümetle eşit koşullarda anlaşmalar yapmak için sarayı ayağına kadar getirmiş bir kişilik.

Hükümetten her hangi bir yardım ya da koruma bulamayanlar kurtuluşu onda buluyorlarmış
çakıcı efe'yi ilginç kılan noktalardan biri de, çeştli yabancı unsurlarla ve ittihat ve terakki'cilerle olan ilişkileri imiş. çakıcı'nın bu yönleri bazı kişilerce istismar edilmek istenmiş.

Örnegin Kemal Tahir onun bazı ingiliz, Fransız ve Rumlarla olan sınırlı ilişkilerini casusluğa dek vardırmış
Oysa çakıcının yaptığı görüşmelerin tamamı resmi kurumların bilgisi altında yapılmış, hem de resmi kurumlar bu görüşmeleri uzlaşma yolu olarak kullanmak istemişler.

1911'de Nazilli yakınlarındaki Karıncalıdağ mevkisinde yönetim güçlerince girdiği bir çatışma sonucu ölmüştür. Kendisinin 'eğer bana bir şey olursa sizi öldürürler, o yüzden benim başımı yok edin' tembihiyle kafası kesik şekilde Karıncalı Dağ' da gömülmüş. Adına yakılmış pek çok türkü bulunan Çakırcalı için söylenen en ünlü türkünün sözleri ise şöyle:

Çakırcalı' yı Hacı Mustafa'nın öldürdüğünü, veya çatışma esnasında bir serseri kurşuna kurban gittiğini öne sürenler de bulunmaktadır.

Belirtildiğine göre, zaptiyelerle başlayan müsademede öldürülmüştür. 
Kızanları başını keserek tanınmasını engellemişlerdir. 
Cesedi ilk karısı Iraz (Raziye) Hanım tarafından tanınmıştır. 
Başsız cesedi Karıncalıdağ'da gömülmüştür. 
1948 senesinde en küçük kızı Hatice Akkaş tarafından Karıncalıdağ'dan alınarak dedelerinin vakfı olan Ödemiş Kayaköy mezarlığına defnedilmiştir.

Efeliği süresince birçoğu kendisi tarafından tam 1080 kişiyi öldürdüğü öne sürülmektedir. Adına yakılmış meşhur Ödemiş Kavakları türküsünde Çakıcı olarak anılan Çakırcalı Mehmet Efe 'dir (türküde "Kamalı Zeybek" şeklinde anılan da bir başka efedir).

1911'de Nazilli yakınlarındaki Karıncalıdağ mevkisinde yönetim güçlerince girdiği bir çatışma sonucu ölmüştür. Kendisinin 'eğer bana bir şey olursa sizi öldürürler, o yüzden benim başımı yok edin' tembihiyle kafası kesik şekilde Karıncalı Dağ' da gömülmüş. Adına yakılmış pek çok türkü bulunan Çakırcalı için söylenen en ünlü türkünün sözleri ise şöyle:

Ödemiş kavakları/Dökülür yaprakları/Bize de derler Çakıcı/Yar fidan boylum/Yakarız konakları.
Ayrıca Grup Yorum da adına şarkı bestelemiştir. Şarkının bir kısmı şöyledir:
"Çakırcalı’dan beri konaklar yakıp yıkan Zulmün bileğini büken yiğitler"
Çakırcalı Mehmet Efe, Yaşar Kemal'in önemli eserlerindendir.

Mehmet efe"nin bir özelligide fotograf çektirmeyen biridir zorunlu olmdikca fotograf çekilmein ömrü kisalttigina inanirmis.

Kaynakça
Sabri Yetkin, Ege'de Eşkiyalar, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003
Çakıcı Efe (Şeref Üsküp, Hür Efe Matbaası, Konak, İzmir, 2002)
Yaşar Kemal'in de, genç bir gazeteci olduğu dönemde, 1950'li yıllarda Cumhuriyet Gazetesinde Çakırcalı Mehmet Efe hakkında kapsamlı bir araştırması yayınlanmıştır. Kitabı da bulunmaktadır.



Çakırcalı Mehmet Efe Konağı


EmoticonEmoticon